L CARNITINE (bazı kaynaklarda sadece carnitine olarak da geçiyor) vücut tarafından doğal olarak üretilen ve “yağ oksidasyonu” adı verilen süreçle, yağın enerjiye dönüşmesini sağlayan ikincil (nonessential) bir amino asittir. L carnitine aynı zamanda çeşitli hastalıkların önünü açan “oksidadif stresi” azaltmaya yardımcı bir bileşendir. Vücudumuz L cantitine’i karaciğer ve böbreklerde üretir, kas, kalp, beyin ve spermde depolar. Vücut tarafından üretilen karnitin miktarı çoğunlukla yeterlidir. Ancak bazı kişilerde, çeşitli nedenlere bağlı olarak carnitine üretimi yeterli olmayabilir veya üretilen carnitine dokulara gerektiği gibi taşınamayabilir.
Periferik Damar Hastalıkları: Klinik araştırmalar, L carnitine takviyesinin akut damar tıkanıklığı veya damar sertleşmesi nedeniyle yaşanan periferik damar hastalıklarının, bacaklarda kramp ve ağrı gibi belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olduğu yönünde sonuçlara sahip. L carnitine, damar tıkanıklığı nedeniyle bacaklara daha az kan gitmesi sonucu yürüme zorluğu çeken hastaların bu şikayetlerinin azalmasına yardımcı olan takviyeler arasında gösteriliyor.
Kalp krizi sonrası, bir sonraki olası ataktan korunmak için alınan geleneksel ilaçlarla birlikte carnitine takviyesi kullanımının 2. kalp krizi riskini daha da azalttığı yönünde bazı çalışmalar mevcut.
Read More ...

0 comments



BCAA'nın Kas Gelişimi Açısından Önemi:

BCAA (branched-chain amino acid)’nın kas gelişimi açısından önemi nedir?
BCAA’ların supplement sektöründe bu kadar popüler olmasının en önemli nedeni, kaslardaki aminoasitlerin %35 kadarının BCAA’nın içerisindeki Lösin, İzölösin ve Valin’den oluşmasıdır. Ayrıca direkt kas dokusunda çok hızlı bir sürede emildiği için BCAA’nın önemi bir kat daha artmaktadır. Bu da BCAA’yı kas gelişimi açısından en önemli aminoasit yapmaktadır.

Protein tozlarındaki BCAA yeterli değil mi?

Genelde protein tozlarının kutularında büyük harflerle içinde kaç gram BCAA olduğu yazılır ki, bu ürünün o kadar değerli olduğu gösterilsin. Fakat protein tozlarının içinde serbest formda BCAA yoktur. Burada yazan BCAA miktarı proteinin yapısındaki miktardır ve hemen hemen her wheyde benzer miktarda bulunur. Bu yüzden BCAA’lar vücut ağırlığımızla orantılı olarak alındıklarında çok daha etkili oldukları görüldüğü için haricen alınmalıdır.

BCAA’nın faydaları nelerdir?

- BCAA kas kaybını önlemeye yardımcıdır.
- Dayanıklılık performansının uzun süre sürdürülmesini sağlar.
- Yağ yakımını destekler.
- Laktik asit üretimini azaltarak yorgunluğu azaltır.
- Kas onarımında rol oynar.
- Aerobik egzersiz kapasitesini arttırır.
- Vücudun yenilenmesi ve kasların toparlanmasına pozitif katkı sağlar.
Read More ...

0 comments




Antrenman Sonrası Beslenme:

Antrenman sonrası beslenme vücut tipi ve amaçlarınıza göre değişebilir. Genel olarak 1 birim karbonhidrat 2 birim protein alımı yerinde olacaktır. Antrenmandan hemen sonra protein tozu alınıp 30-60 dakika sonra hafif bir öğün de yenilebilir. Yağ yakımı amaçlanıyor ise antrenmandan sonra basit karbonhidrat almak tabir yerindeyse ‘bir çuval inciri berbat etmektir’!. Hele ki meyve suyu içmek bunların en kötüsüdür. Doğru nabızda doğru süre ile yapılan (minimum 35 dakika) cardio sonrasında basit karbonhidrat kullanılmaz ise metabolizma 6 saat boyunca hızlı çalışmaya ve yağ yakmaya devam eder.
Yağ yakımı amaçlamayan, kas kazanmak isteyen ektomorf vücut tipine sahip biri için ise tam tersi geçerlidir. Antrenmanda salgılanan bir stres hormonu olan kortisolü (kortizon ile alakasızdır) hızla düşürmek için basit karbonhidrat alımı şarttır. Alınan basit karbonhidrat insülin salgılattıracak, insülin ise kortisolü düşürecektir.
Read More ...

0 comments



1 -Ton balığı, farklı balık türlerine verilen genel bir isimdir. Birleşik Devletler’de konserve ‘beyaz’ ton balığının içinde orkinos bulunuyor. Buna karşılık, ‘Light’ Ton Balığının içinde ise Kızıl Orkinos, Tongol, İrigöz Orkinos ya da Sarıkanat Orkinos bulunuyor olabilir.
2 - Orta boy ton balığı konserveleri 160 gramdır. Ancak süzüldükten sonraki ağırlığı yaklaşık 100 gramdır. Bu nedenle protein alımınızı hesaplarken aldığınız ürünün etiketindeki besin değerlerini 100 gr üzerinden değerlendirmeyi unutmayın.

3 - Ton balıklı salatanıza eklediğiniz light mayonezi, az yağlı yoğurt ile değiştirin. Yoğurt, hem yüksek proteinli hem de daha az yağlı bir besindir. Proteini daha da arttırmak için salataya, doğranmış katı yumurta koyabilirsiniz. Düşük karbonhidratlı bir ara öğün ya da öğle yemeği için salatanızı rendelenmiş havuç ve kereviz saplarıyla renklendirebilirsiniz.

4 - 100 gram suyu süzülmüş bir kutu orta boy ‘light’ ton balığında 95 kalori, 22 gram protein, 0.4 gram yağ ve 0.8 gram karbonhidrat bulunur.

5 - Ton balığındaki yağın çoğu, sağlıklı omega-3 yağ asitleridir. Bu türdeki yağ alımınızı arttırmanız, yağ yakımını yükseltmenizi ve iyileşmeyi arttırmanızı sağlar.
Read More ...

0 comments



•Amino asitler; kimyasal yapi bloglari olup,vücutta protein üretirler.Bütün yaşayan canlıların yapılarını oluştutan proteinlerdir

•Proteinler; adele,bağlar,tendonlar,organlar,bezler ve bütün vücut sıvılarının üretiminden direkt sorumludurlar.

•Proteinler, kemiklerin büyüme ve gelişmesinde esas rol oynarlar.Enzimler,hormonlar ve genler işlevleri için proteine ihtiyaç duyar.

•Amino asitler olmaksızın vitamin ve minareler vücutta görev yapamazlar.

•Amino asitlerin serbest formlari en saf olan formlaridir.Serbest formda amino asitler daha hizli absorbe olurlar.

(Cok sorulan bir soru:sivi mi daha iyi yoksa tablet mi?
Sivi veya tablet olusu bi yana onemli olan aldiginiz amino asit'in kac mg oldugudur,tablet formlarininda emilimi en az sivi formda ki amino asitler kadar hizlidir)
Read More ...

0 comments


ZORLAMALI TEKRAR MI, DROP SET Mİ?

Kas gelişimi için hangisi daha iyi?

AÇILIŞ KONUŞMALARI
Savunma: Kas tükenişine eriştikten sonra iki ya da daha fazla tekrar yapabilmek için bir partnerin yardımıyla zorlamalı tekrarlar yapın.
İddia: Drop setlerde, bir set kas tükenişine kadar yapılır ve tekrar ara vermeden ağırlık azaltılarak kaslar tükenene kadar sete devam edilir.
Kanıtlar:
• Ağırlık çalışan deneyimli sporcular, her sette zorlamalı tekrarla bacak antrenmanı yaparken, setleri sadece tükenişe kadar götürdükleri zamana kıyasla büyüme hormonlarında üç kat artış gözlenmiştir.
• Yüksek yoğunluklu ağırlık çalışması programı (zorlamalı tekrarlarda dahil olmak üzere egzersiz başına bir set) takip eden Amerikan futbolu oyuncuları, 10 haftalık sürede egzersiz başına 6-10 tekrarlı üç set yapan ve her seti tükenişe kadar götürenlere kıyasla daha fazla yağ yakmışlardır.
• Zorlamalı tekrar, partner gerektirir, drop setler ise partner olmadan da kolayca yapılabilir. Fakat bazı tek taraflı egzersizlerde boştaki kolunuzu, zorlamalı tekrar yapan kola destek için kullanabilirsiniz (örneğin concentration curl gibi).
• Drop setler size, setleri tükenişin ötesine getirme imkanı sunduğundan, kaslar tükendiğinde durulan zamana göre GH (büyüme hormonu) seviyesini daha fazla arttıracağı varsayılabilir.
KARAR: ZORLAMALI TEKRARLAR
Zorlamalı tekrarlar, büyüme hormonu seviyesini arttırır ve yağ yakımına yardımcı olur, o nedenle kas kütlesini arttırmak ve vücut yağını azaltmak için daha uygundur.
HÜKÜM
Partnerin yardımıyla, her egzersizin son bir ya da iki setinde kaslarınız tükendikten sonra iki ya da üç fazladan tekrar yapın. Antrenman yoğunluğunuzu ve muhtemelen büyüme hormonu seviyenizi de arttırmak için yanınızda partneriniz yokken çalıştığınızda, kasları tükenişin ötesine geçirmek için drop setlere de yer verebilirsiniz.


Kaynak: muscleandfitness
Read More ...

0 comments



YAZ AYLARINDA BÜYÜME’NİN SIRLARI

Yaz aylarında genellikle çoğu kişi karın kasları’nın görünmesi için çok sıkı diyetler yapıyor, bundan dolayı olsa gerek yaz ayları diyet ve definisyon ayları olarak akıllara kazınmış durumda. Peki ya hacim almak, kas kazanmak veya vücut geliştirmecilerin dilinde büyümek isteyen arkadaslarımız ne yapmalı? Yaz aylarında hacim kazanmak imkansız mı? Bende sizleri bu konularda biraz aydınlatmak bu konuda kendini geliştirmek isteyenlere fikir verebilmek için hem beslenme hemde antrenman larınızda neler yaparsanın faydasını görebileceğinizi anlatan bir yazı hazırladım. Umarım herkese katkısı ve faydası dokunur.

-BESLENMENİZDE NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ-

1- Yaz aylarında havaların sıcak olmasından dolayı iştahımız oldukça kapalı durumda oluyor. Buda bizim yeterince kalori tüketmemizi engelliyor. Eğer gerekli kaloriyi tüketmezseniz testosteron seviyesi düşer buda büyümeyi engeller. Yani büyümek istiyorsanız kalori almak şart.

2- mutlaka yağ tüketmelisiniz. Beslenmenizdeki yağ oranını azaltıp lif oranını yükseltirseniz testosteron seviyenizin düşmesine sebep olursunuz. Günlük kalori miktarınızın en az yüzde %30 u yağdan gelmelidir. Bunlar doymuş, tekli doymamış, çoklu doymamış ve omega-3 yağları olmalıdır. etler, somon balığı ve çiğ kuruyemişler ihmal etmemeniz gereken kaynaklardır arkadaşlar.

3- düşük karbonhidrat diyeti uygulamak güzel karın kaslarının ortaya çıkmasına yardımcı olabilir ama, diri görünmeyen, yorgun ve cansız bir beden görüntüsünüde arkasından getirir. Hem karnınızın görünmesini hemde diri ve canlı bir vücut görüntüsü elde etmek istiyorsanız her bir kilonuz başına 2 gr karbonhidrat tüketmelisiniz. Kütle kazanmak ve testosteron seviyenizi yüksek tutmak için kilogramınız başına 4 gr karbonhidrat tüketmeniz yeterli olacaktır.

4- KARPUZU EKSİK ETMEYİN! Karpuz ‘u bol bol tüketmelisiniz, karpuz içerdiği citrulline amino asiti vücudumuzun toksit maddelerden arınmasına yardımcı olurken NİTRİK OKSİT üretmesine ve vücudumuzdaki artışına yardımcı olur. NİTRİK oksit bize bu sıcak havalarda halsizliğimizin biraz olsun azalmasına enerji seviyemizin yükselmesine yardımcı olurken antrenmanlarda da yorgunluğumuzun gecikmesine yardımcı olur. karpuz ayni zamanda bol miktarda potasyum içerdiği için böbreklerimizin iyi çalışmasına, kaslarımızın daha dolgun görünmesine “PUMP durmasına  “ ve sodyumun vücuttan atılmasını hızlandırır buda kasların daha hatlı görünmesine yardımcı olur.

5- antrenmandan önce ve sonda kalsiyum takviyesi almak testosteron seviyelerinizin yükselmesine yardımcı olur.

6- Lif tüketimini günde 35 -40 gr civarında tutun.Life tabiki ihtiyacınız vardır ama aşırı lif tüketimi testosteron seviyesini düşürür.

7- yatmadan hemen önce 1500mg arginin ve 1500mg lysin kullanımı büyüme hormonunuzun tetiklenmesine yardımcı olur.

8- en anabolik hormon insülindir. Kas hacmi artışında en önemli şey karbonhidrat ve aminoasit bileşimidir. yapılan araştırmalarda Antrenmandan sonra yaklaşık 40 gr whey ve 50- 60 gr karbonhidratı birleştirip içmek testosteron seviyesinde ciddi bir artış olduğunu göstermiştir.

ANTRENMANLARINIZDA NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ

1-Bir sette 8 tekrardan fazla yapıyorsanız ağırlığı arttırın.

2- Göğüs çalışırken kollarınızın hafif bükülü olmasına özen gösterin. Eğer dirseklerinizi tam düz pozisyona getirirseniz tricepsleriniz devreye girecektir.

3- dumbbell curl hareketinde avuç içlerinizi olabildiğince dışa çevirip kasmalısınız ve en önemli noktalardan biri herhangi bir kol hareketiçi çalışırken 15 tekrar YAPAMIYORSANIZ ağırlığı AZALTIP15 tekrar yapabileceğiniz bir kilo seçmelisiniz.

4-Lat pulldown hareketini yaparken sırtınızın genişlemesini istiyorsanız geniş tutmalı, eğer orta sırt ve alt sırt kaslarınıza kalınlık kazandırmak istiyorsanız dar tutmalısınız.

5- cable row yaparken barı karnınıza çekemiyorsanız ağırlığı düşürmelisiniz.

6- bacaklarınızın büyümesi için az tekrarlar yerine çok setli,çok tekrarları deneyin örneğin 7x20.


Alıntı:Sami HAMİDİ
Read More ...

0 comments


Altmış! Yetmiş beş! Doksan! Beslenmenin kas geliştirme başarısının yüzde bilmem kaçı olduğuna dair cümlelerde muhtemelen bol bol abartılı rakamlara rastlamışsınızdır.

  Bu ifadeler, yediklerinizin nasıl antrenman yaptığınıza ya da yeterince dinlenip dinlenmemenize kıyasla daha önemli olduğu anlamını taşımaları açısından abartılıdır. Büyümek için bu üç niteliğin üçüne de ihtiyacınız vardır. Ne var ki, çoğu sporcu idman yaptıkları zamanlar ya da idmanlar arasında yeterli mola verme konusunda başarılı sayılmaz. Bu eksikliğin sebebi, kaslarını her gün ve gün boyunca besleme konusundaki yetersizlikleridir.


SIKLIĞI ARTTIRIN

  Bünyenize yağ değil kas kazandırmak için, vücut ağırlığınızın her bir kilosu başına yaklaşık 36-40 kalorilik bir günlük toplam besin miktarını hedefleyin. Örnek olarak, ağırlığınız 80 kg ise, günlük kalori alım hedefiniz 3.200-3.500 kalori olsun. "Günde üç öğün" öngören eski formülü unutun ve yaklaşık her iki buçuk saatte bir yiyin. Günde sekiz öğün beslenin. Bu öğünlerin yarısı (antrenman öncesi ve sonralarına denk gelenler de dahil olmak üzere) tamamıyla ya da öncelikli olarak bir proteinli içecekten oluşur, diğer yarısı ise 300 kalorilik öğünlerden. Eğer bugüne kadar daha geleneksel bir beslenme planı uygulamışsanız, bizim öğünlerimizin hepsi değilse bile çoğu, hiç şüphesiz sizin alışkın olduğunuzdan daha küçük olacaktır. Daha sık ama daha küçük miktarlı öğünler, kaslarınızı gün boyunca beslemenize olanak tanırken, istediğiniz kas gelişimini arttırıp, istemediğiniz vücut yağını da azaltır ya da önler. İdmanlarınızı nasıl atlamıyorsanız, öğünlerinizi de atlamayın; atladığınız her bir öğünün veya abur cuburdan oluşan öğünlerin kas gelişimi adına kaçırılmış birer fırsat olduğunu düşünün.

DAİMA PROTEİNE ODAKLANIN

  Önerilen sekiz örnek öğünün çoğunun içeriğinde en az 40 gram protein yer almaktadır. Proteinler kasları oluşturan yapı taşlarını temsil ettiğine göre, yumurta, düşük yağlı ya da yağsız süt ürünleri, hindi, balık, derisiz tavuk beyaz eti, yağsız sığır eti, soya ve protein tozları gibi kaynaklardan temin edebileceğiniz proteinlere her öğününüzde yeterli miktarda yer vermeniz çok önemlidir. Tavsiyemiz her ne kadar vücut ağırlığının her bir kilosu için günde en az 2 gr protein almak olsa da, hardgainer'ların (zor kas kazanan) vücut ağırlıklarının her bir kilosu için günde en az 4 gr proteine bile ihtiyaçları olabilir. Buna ulaşmak, protein içeceklerini de kapsayan ve kısa aralıklarla alınan öğünlerle zor değildir. diyetimiz, 80 kg ağırlığındaki bir erkeğin günde 360 gr proteini nasıl alabileceğini göstermektedir, ancak bunlar sadece örnek öğünlerdir. Bu örneklerdeki kaliteli protein kaynakları, başkaları ile değiştirilebilir. Örnek olarak, tavuk yerine somon balığı, ya da sığır kıyması yerine hindi kıyması kullanılabilir.

AZALTIN (ÇOĞUNLUKLA) ve ARTTIRIN (BAZEN)

  Karbonhidratlar, idmanlar boyunca vücudunuzun yakıtını temin ettiklerinden, aldığınız kalorilerin %30-45'ini teşkil etmelidirler. Bunların çoğu düşük glisemik seviyeli karbonhidratlar olmalıdır. Düşük glisemik seviyeli olmaları, bu karbonhidratların daha yavaş hazmedilecekleri, daha uzun süreli enerji temin edecekleri ve insülin seviyelerinde yağ oluşumuna neden olacak ani artışlara neden olmayacakları anlamına gelir. Düşük glisemik seviyeli karbonhidrat kaynaklarının örnekleri arasında, yulaf ezmesini, tam tahıllı ekmek ve makarnaları, çoğu meyveleri (elma, portakal, muz), tatlı patatesleri ve esmer pirinci sayabiliriz. Sadece antrenmanınızın hemen sonrası, yüksek glisemik seviyeli karbonhidratlar tüketerek insülin seviyenizde ani bir yükselişe neden olmak isteyeceğiniz bir andır. Yükselen kan şekeriniz kaslarınızı daha iyi besleyecek, anabolik bir hormon olan insülinin yükselmesi ise kas gelişimini hızlandıracaktır. Yüksek glisemik seviyeli gıdalara verilebilecek örnekler arasında beyaz ekmeği, karpuzu ve sporcu içeceklerini sayabiliriz.


YAĞ SİZİN DÜŞMANINIZ DEĞİLDİR

  Kontrol altında tutulduğu sürece, diyete uygun yağın kas gelişiminde birçok kullanım amacı vardır. Yağ, hücre fonksiyonlarını destekler, uzun ve/veya düşük yoğunluklu çalışmalarda yakıt olarak yakılır ve kas kazanımlarınızı arttıran yüksek testosteron seviyelerini elde edebilmek için gereklidir. İşin püf noktası, tam yağlı sütle üretilmiş süt ürünleri gibi sağlıksız doymuş yağlar ve çoğu kızartma gıdalar gibi trans yağ içeren gıda alımınızı sınırlamak ve bunların yerine çoklu doymamış ya da tekli doymamış yağlar (kabuklu yemişler, tohumlar, avokadolar, zeytinyağı ve kanola yağları) ya da omega-3 yağlı asitler (somon, ton balığı ve ceviz) bakımından zengin daha sağlıklı gıdalara yönelmektir.


KENDİNİZİ DÜZENLİ OLARAK "SU"LAYIN

  Vücudunuzun %70'i sudan oluşmaktadır ve sıkı çalışan biri olarak, uygun gelişim, hazım ve genel sağlık adına kendinize düzenli biçimde su takviyesi yapmanız büyük önem taşımaktadır. Diğer gıda ve içeceklerden temin ettiğiniz suya ek olarak, günde en az 3,5 litre su içmeniz uygun olacaktır. Ayrıca kendinizi susamış hissettiğiniz zaman, anlık dehidrasyonunuzu gidermek için mutlaka su için.


BESİN TAKVİYELERİNDEN YARARLANIN

  Normal günlük öğünlerinizi tamamlamak için whey ve kazein protein tozlarının kullanımına ek olarak, her gün iyi bir multivitamin/mineral takviyesi kullanın, antrenmanlarınızdan önce ve sonra 3-5 gr kreatin, antrenmanlarınızdan sonra da 5-10 gr glutamin alın. İdmanlarınıza ve toparlanmanıza ivme kazandırabilecek çok çeşitli takviyeler mevcuttur; bunlara örnek olarak kan akışını arttıran arginin'i, yüksek testosteron seviyeleri için Tribulus terrestris ve ZMA'yı, enerji için kafeini sayabiliriz. Muscle&Fitness, bu takviyeleri en iyi nasıl kullanabileceğinizi düzenli olarak açıklamaktadır. Sizler de, ihtiyaçlarınız ve bütçeniz doğrultusunda bu saydıklarımızı veya başka takviyeleri beslenme planınıza dahil edebilirsiniz.


SADECE TATLILAR

  Günlük hayatta sürekli olarak abur cubur seçeneklerinin bombardımanına uğruyoruz. Bu tip gıdalar, sadece kolayca yağa dönüşmekle kalmayıp, aynı zamanda açlığımızı bastırdıkları için vücut geliştiricilere uygun öğünleri atlamaya meyilli kılan, yoğun kalorili gıdalardır. Fiziğinizi gün boyunca protein açısından zengin öğünlerle beslemek konusundaki kararlılığınızı sürdürebildiğiniz sürece, haftada bir ya da iki kez, makul büyüklükte bir abur cubur öğünü yemeniz kabul edilebilir. Örnek diyet planımızı, kendi gereksinimleriniz doğrultusunda çeşitlilik elde etmek ve kendi programınıza uygun hale getirmek için adapte edebilirsiniz.
  Bir antrenman planını izlerken, ona uygun bir diyete uyum sağlamak, bir rutin geliştirdikten sonra artık zor değildir. Ek kazanımları görmeye başladığınız andan itibaren de, zaten programınızdan sapmayı istemeyeceksiniz. Yani şu anda cheesecake'i unutun, şimdi kas yapma zamanı.
Read More ...

0 comments


Kahve’nin anavatanı olan Etiyopya’nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyordu. Meyveleri kaynatıldıktan sonra suyu içilmek suretiyle tıbbi amaçlı kullanılıyor ve "sihirli meyve" olarak adlandırılıyordu.
Yavuz Sultan Selim döneminde (1517) Yemen Valisi Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirmiştir.Kahve, kısa zamanda itibarlı bir içecek olarak saray mutfağında yerini aldı ve büyük ilgi gördü. Saray görevleri arasına "kahvecibaşı" adında bir de rütbe eklendi. Padişahın ya da bağlı olduğu devlet büyüğünün kahvesini pişirmekle görevli olan kahvecibaşı, sadık ve sır tutmasını bilenler arasından seçilirdi. Osmanlı tarihinde kahvecibaşılıktan sadrazamlığa yükselenlere bile rastlandı.
Saraydan konaklara ardından evlere giren kahve, İstanbul halkının kısa sürede tutkunu olduğu bir lezzet haline geldi. Satın alınan çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulup, dibeklerde dövüldükten sonra cezvelerde pişiriliyordu.
Tarihi bir kenara bırakırsak kafein çoğumuzun olmazsa olmazları arasında, bir fincan kahvenin 40 yıl hatırının olduğu söylenir, doğru zamanda ve doğru miktarda kullıldığında kafein hem ruhunuz hem de vücdunuz için sağlıklı bir tetikleyici olabilir.
Araştırmacılar; canlandırıcı, uyku açıcı, enerji verici ve daha birçok farklı özelliği olan bu içecek hakkında son 60 yıl içerisinde yaklaşık 21 bin araştırma yaptılar. Bu da yıllar içerisinde neredeyse her gün, kahveyle ilgili yeni bir araştırma yapıldığını gösteriyor. Fakat halen kafeinin tam olarak ne olduğunu, nelere kadir olduğunu bilmiyorsanız

Spordan Önce Kahve İçmek Hızınızı ve Dayanıklılığınızı Artırıyor

Kafein merkezi sinir sisteminizi hareketlendirdiği için, hem kalp atışınızı hem de nefes alış veriş hızınızı artırır. Bu ikisi birleşince bedeninizden antrenmanlar sırasında üst düzey bir performans almayı garantilemiş olursunuz. Kafeinin, kaslarınız üzerinde de doğrudan etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Nasıl mı? Herhangi bir kas lifinin kasılabilmesi için bu kas lifi içerisinde kalsiyum salınımının gerçekleşmesi gerekir. Kafein ise kas liflerine bağlı olan adenozin alıcılarının yolunu keserek daha çok miktarda kalsiyum salınımını harekete geçirecek olan elektriksel aktiviteyi tetikler. Böylece kas kasılmaları yoğunlaşır.
• ANTRENMANINIZI HIZLANDIRIN. Araştırmalara göre spora başlamadan yarım saat ile bir saat kadar önce 140 ila 400 miligram kadar kafein almak hem hızınızı hem de dayanıklılığınızı artırır. Kafein hapı yerine kahveyi tercih etmeniz de öneriliyor.
• DİKKATİ ELDEN BIRAKMAYIN. Eğer daha önceden herhangi bir kalp rahatsızlığı geçirdiyseniz veya ailenizde kalp hastalığı yaygınsa, kafein oranı yüksek içeceklere karşı daha temkinli davranmanızda yarar var. Yapılan bir araştırmaya göre 200 miligram kafein spor sırasında koroner atardamarları daralttığı için kalbe giden kan akışnı yüzde 39 civarında düşürüyor.

Spordan Sonra Kahve İçmek Kanserden Koruyor


ABD’nin New Jersey kentindeki Rutgers Ernest Mario Eczacılık Fakültesi’nde yapılan deneylerde, kafein tüketimi ile deri kanserinin azalması arasında doğrudan bağlantı görüldü.
Aynı bağlantı spor ve kanser arasında da var. Ancak bu ikisi bir araya geldiğinde kanserli hücrelerden kurtulma olasılığı çok daha fazla artıyor. Yapılan deneylerde, egzersiz yaptırılan ve kafein enjekte edilen farelerin güneş ışığına fazla maruz kalmaktan oluşan deri tümörlerinin yüzde 62 azaldığı görüldü. Dr. Yao-Ping Lu, fareler üzerinde ulaşılan sonuçların insanlara da uygulanabilir olduğunu, spor ve kahve kombinasyonunun deri kanseri tedavisine uygulanabileceğini söyledi.

Kafein Hakkında Yanlış Bilinenler

Kahve uykuyu etkiler mi?

 Kafeinin insan vücudundaki etkisi maksimum 5 saat sürer yani kahve içtiğiniz zaman uykuyu en fazla 5 saatilğine ertelemiş olursunuz.

Kafein zayıflamaya yardım eder mi?

Kafein, her ne kadar iştah kapatıcı olsa da kilo alımı ya da verimine kendi başına bir etkide bulunmaz.

Kafein'in aldığınız ilaçlara bir etkisi var mıdır?

vücudun soğuk algınlığı ilaçlarını daha iyi absorbe etmesini sağlamaktadır.

Kafein bir ilaç mıdır?

Kafeinin ispatlanmış çok az yararı vardır ama ispatlananlardan biri, iltihap sökücü özelliğinin olmasıdır. Ayrıca kafein, bunama, Parkinson Hastalığı, diyabet, karaciğer ve kolon kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır.

Kafein anti depresif midir?

Kafein, depresyonu önlemeye yardımcıdır. Araştırmalara göre, günde 2 fincandan fazla kahve içen insanlar, içmeyenlere oranla daha az depresyona girmektedirler.

Kafein bağımlılık yapar mı?

Evet, kafein bir çeşit uyuşturucudur ama alkol ve nikotinin aksine, bağımlılık problemlerine neden olmaz.

Kafein geceden kalma durumlar için bir ilaç mıdır?

Hayır, her ne kadar kahveyi içtiğinizde kendinizi ayılmış gibi hissetseniz de, bu aslında psikolojik bir durumdur.

Kafein dehidrasyona neden olur mu?

Kafeinin idrar sökücü özelliği vardır fakat günde ölçülü miktarda kafein tüketildiği sürece böyle bir risk yoktur.

Kafein tansiyonu etkiler mi?

Kafein alımından sonra kan basıncı artar. Bu nedenle, kafeina karşı hassasiyet gösteren insanların ya da yüksek tansiyonu olanların kahve alımını limitlemeleri gerekmektedir. Ama kafeinin, kan basıncında uzun vadeli bir etkisi bulunmamaktadır.

Ayrıca Kahve Telvesi Cildinizi yumuşatır, Saçlarınızı Parlatır, Kötü Kokuları yok eder, Mobilyalardaki çatlakları kapatır, Aletleri ve mutfak gereçlerini temizler..

Read More ...

0 comments

ABD'de lokantalarda masaya tuz konulması yasaklandı. Ekmekten ve salçadan aldığımız tuz, organizma için gerekli olanı karşılıyor. Tuz, yani sodyum klorürün fazlası, kalp, böbrek için ciddi bir yük, damarlarda hasara neden olur. Ancak sürekli terleme gerektiren ağır işlerde çalışan kişilerde aşırı magnezyum ve sodyum kaybı olabilir. Bu kişiler, yemeklerde ekstra tuz kullanabilir. Bunun dışında normal yaşam standartlarında bir kişinin ekstra tuz almasına gerek yok. Aşırı tuz, böbreklerde çok ciddi sorunları karşımıza çıkarabilir.


Sağlıklı beslenmek, hipertansiyonu önlemek ve bu hastalığı tedavi etmek için günlük kişi başına ortalama 6 gram tuz tüketilmesi gerekirken 2008 yılında yapılan bir çalışmaya göre, ülkemizde kişi başına günlük ortalama 18 gram tuz tüketildiği ve bu miktarın yaklaşık 7,2 gramının beyaz ekmek ve unlu mamullerin tüketimi sonucu alındığı belirlenmiştir. Bu noktada alınması gereken başlıca önlem ise tuz tüketimin toplum sağlığı için önce bireyden başlayacak bir hareketle kısıtlanması ve sınırlandırılması, daha sonra da bunun toplumsal farkındalık olarak hayata geçirilmesidir.
Tuzun bütün paketli gıdalara dayanıklılığı artırmak üzere girdiğini, soslar, işlenmiş etler, hazır çorba ve et suyu tabletleri, konserveler, turşu ve hatta tatlı bisküvilerde de belirli miktarda tuz bulunuyor

Üzerinde içerdikleri tuz miktarını yazan gıdaları tercih edilmeli, tuzu fazla miktarda içeren gıdalar daha az tüketilmeli. Sofralarda tuz bulundurulmamaya çalışmalı, yemeğin tadına bakmadan tuz atmadan vazgeçilmeli..
Read More ...

0 comments


“En tatlı zehir dediğimiz şeker ve şekerle yapılan tatlıların sebep olduğu dejeneratif hastalıkları sayabilir miyiz?Elbette… 
Şeker ve şekerli tatlı tüketiminin insan vücudunda sebep olduğu tahribatlar ve hastalıklar şunlardır:
• Canlı organizmalardaki birçok sistemin fizyolojik çalışmasında bozulmaya neden olur.
• Vücudun mineral dengesini bozar.
• Krom eksikliğine neden olur.
• Bakır eksikliğine neden olur.
• Kalsiyum ve magnezyum emilimini bozar.
• Kanda E vitamininin miktarını azaltır.
• Kanda büyüme hormonu düzeyini azaltır.
• Protein emilimini engeller.
• Protein yapısına zarar verir.
• Proteinlerin vücuttaki rolünde kalıcı değişikliklere yol açar.
• Dokuların esnekliğini ve işlevini bozar.
• Enzimlerin fonksiyonlarını bozar.
• DNA yapısında zarara yol açar.
• Alkol gibi zehirleyicidir.
• Bağımlılık yapıcı bir maddedir.
• Alkolizme de neden olabilir.
• Vücut bağışıklık sistemini yıkar ve zayıflatır.
• Vücutta serbest oksijen radikallerin artmasına ve oksidatif strese neden olur. Serbest oksijen radikalleri, bütün dejeneratif hastalıkların, kanser ve yaşlanmanın temel nedenidir.
• Viral ve bakteriyel her türlü enfeksiyon hastalığına karşı korunmayı zayıflatır.
• Yaraların ve hastalıkların iyileşmesini geciktirir.
• Beyinde delta, alfa ve tetra dalgalarını bozar.
• Depresyona neden olur.
• Baş ağrısı ve migrene neden olur.
• Dikkatsizliğe neden olur.
• Şeker ve tatlı alımı azaltıldığında duygusal kararlılık artar.
• Görmeyi bozar ve körlük yapar.
• Miyop hastalığına (uzağı görememe) neden olur.
• Gözlerde katarakta neden olur.
• Tükürük asiditesini artırarak diş çürümelerine neden olur.
• Diş ve diş eti hastalıklarına neden olur.
• Besin alerjisine neden olur.
• Derimizdeki kollajen yapısını bozar ve ciltte kırışıklıklara neden olur.
• Erken yaşlanmaya sebep olur.
• Gebelikte kan zehirlenmesine neden olur.
• Yeni doğanda dehidratasyona yani bedenin fazla miktarda sıvı kaybetmesine neden olur.
• Çocuklarda hiperaktivite, anksiyete, konsantrasyon bozukluğu ve zayıflığına neden olur.
• Çocuklarda adrenalin seviyesinin ani artışlarına sebep olur.
• Çocuklarda egzamaya neden olur.
• Çocuklarda uyuşukluğa ve aktivite azalmasına neden olur.
• Okul çağındaki çocuklarda başarısızlık nedenidir.
• Çocuk felci riskini arttırır.
• Kadınlarda premenstürel sendromu (adet dönemi öncesi yaşanan sıkıntılar) daha kötü hale getirir.
• Erkeklerde estrodiol (doğal oluşan östrojenin en kuvvetli formu) seviyesini arttırır.
• Vücutta hormonal dengesizliğe neden olur. Bazı hormonlar az çalışırken, bazı hormonlar aşırı çalışır.
• İnsülin ve leptin direncini başlatır ve giderek artırır.
• Şeker ve tatlı tüketiminin ardından kan şekeri, kompleks karbonhidrat olan nişastadan, 2 – 5 kat daha fazla yağa dönüşür.
• Vücutta su tutulmasını arttırır.
• Yüksek yoğunluklu lipoprotein olan HDL’yi düşürür ve dejeneratif hastalıkların başlangıcı olan kan trigliseritlerini yükseltir.
• Kilo alma, şişmanlık ve obeziteye neden olur.
• Sindirilememiş kompleks karbonhidratlar nedeni ile oral glukoz tolerans testinde glukoz seviyesinin yüksek çıkmasına neden olur.
• Açlık şekerini yükseltir.
• Hipoglisemiye (kan şekeri düşmesi) neden olur.
• Diyabete (şeker hastalığına) neden olur.
• Obez hastalarda yüksek kan basıncına neden olur.
• Kalp, damar ve felç hastalıklarına neden olur.
• Sistolik kan basıncını arttırır.
• Kanın pıhtılaşmasını artırır ve damarların tıkanmasına neden olur.
• Aterosikleroz denilen damar sertliğine neden olur.
• Astıma neden olur.
• Akciğerlerde amfizeme neden olur.
• Karaciğer büyümesi ve yağlanmasının nedenidir.
• Safra taşına neden olur.
• Böbreği büyütür ve patolojik değişikliklerine neden olur.
• Böbrek taşlarına sebep olur.
• Böbrek üstü bezlerin fonksiyonlarını yavaşlatır.
• İdrar elektrolit dengesini bozar.
• Sindirim siteminin asiditesini artırır.
• Hazımsızlığa neden olur.
• Gastrik ve duodenal ülseri bulunan hastalarda tekrarlama sıklığında neden olur.
• Fosfataz adlı enzimi bağlar ve yok eder. Böylece sindirim işlemi zorlaşır.
• Besinlerin gastrointestinal sistemde ilerlemesini yavaşlatır, bağırsak
hareketlerinin 1 numaralı düşmanıdır. Kabızlık yapar.
• Kronik bağırsak hastalıklarından ‘crohn hastalığı’ ve ‘ülseratif kolit’ riskini artırır.
• Bağırsaklarda pamukçuk hastalığının nedeni olan ‘candida albicans’ın (mantar) kontrol edilemeyen üremesine neden olur.
• Dışkıdaki safranın ve kalın bağırsakta bulunan bakteriyel enzimlerin konsantrasyonunu artırır.
• Apandisit gibi tehlikeli bağırsak iltihaplanmasına neden olur.
• Hemoroit dediğimiz, basur hastalığına neden olur.
• Bacaklardaki varislere neden olur.
• Eklem ve tendonları hassaslaştırır.
• Kronik artrit hastalıklarına (eklem hastalıkları) neden olur.
• Gut hastalığına yakalanma riskini arttırır.
• Kemik erimesini (osteoporoz) başlatır.
• Mültipl skleroz hastalığına neden olur. Epileptik nöbetlere neden olur
• Alzheimer hastalığına neden olur.
• Parkinson hastalığı olan kişilerde şeker tüketiminin fazla olduğu görülmüştür.
• Her türlü kanser hücresini besler. Safra yolu kanserine yol açabilir.
• Mide kanseri riskini arttırır.
• Pankreasın yağlanmasına ve kanserine neden olur.
• Meme, yumurtalık, prostat ve kalın bağırsak kanserine neden olur.
• Şeker, şekerli tatlılar, meyve şekeri (sükroz), şurup ve pekmezlerin tüketilmesi akciğer kanseri için de ciddi risk faktörü oluşturur.”
Alıntı: http://www.canankaratay.com/
Read More ...

0 comments


Sigaranın sağlığınıza zararı

Aslında saymakla bitmez ama kısaca değinmek istedim,
Sigarada 4000 farklı zehir vardır. Bir nefes sigara dumanıyla içimize çektiğimiz zehirlerden birkaçı:
  • Polonyum-210 (kanserojen)
  • Radon (radyasyon)
  • Metanol (füze yakıtı)
  • Toluen (tiner)
  • Kadmiyum (akü metali)
  • Bütan (tüp gaz)
  • DDT (böcek öldürücü)
  • Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehri)
  • Arsenik (fare zehri)
  • Amonyak (tuvalet temizleyici)
  • Karbonmonoksit (egzoz gazı)
  • Nikotin (bağımlılık yaratan tek madde)
  • ve 3885 toksik madde
SONUÇ OLARAK CİĞERLERİMİZDE OLUŞAN KATRAN (ASFALT)





Sigaranın performansa zararı 

Sigara insan sağlığına verdiği zararların dışında performansı da olumsuz yönde etkiler. Özellikle dayanıklılık içeren sporlarda, sigaranın zararı ve performansa olumsuz etkisi daha belirgindir. Sigara içindeki nikotin, akciğer alveollerinin (hava keselerinin) tam olarak şişmesini sağlayan surfaktan isimli maddenin salgılanması azaltır. 

Bu da alveollerin tam olarak şişmesine ve de oksijen ile çevresindeki kapiller (kılcaldamarlar) içindeki kanın, birleşme oranını;yani oksijen taşıma kapasitesini düşürür. Ayrıca, sigara dumanında yüzde 4 oranında bulunan karbonmonoksit de, hemoglobin ile oksijenden daha kolay birleşebildiği için kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltır. Sigaranın damar sertliği ve böbrekler üzerinde yıkıcı etkileri de saptanmış gerçeklerdir.

Sanırım mesajı aldınız, gerisi size kalmış..
Read More ...

0 comments